GüncelMakaleler

ANALİZ | TÜGVA, “Paralel Devlet Yapılanması” ve Burjuva Muhalefeti

"TÜGVA üyesi olmayan binlerce kişi, atama beklerken kayırmacılık yapılmaktadır. Kısa bir süre önce devletle ilişkisi bozulan mafya lideri Sedat Peker tarafından gerçekleştirilen ifşa ve itiraflarla, mafya-devlet ilişkileri henüz gündemdeyken bu kez de TÜGVA gibi yeni bir “paralel devlet” örgütlenmesiyle karşı karşıyayız."

Son günlerde gündemin ilk sıralarında Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) ile ilgili ortaya çıkan yeni bilgiler var. 2014 yılında R.T.Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan tarafından kurulan TÜGVA, kurulduğundan bu yana gündemde yer almaktan hiç geri durmadı. Fakat son günlerde ortaya çıkan belgelerle ve bu belgelerin TÜGVA tarafından da kabul edilmesiyle, TÜGVA üzerinden yapılan vurgunun, kayırmacılığın ve yolsuzluğun boyutu da iyice gün yüzüne çıkmış oldu.

Öncelikle; TÜGVA nedir? TÜGVA, 2014 yılında AKP’li Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan tarafından kurulmuş bir “gençlik vakfı”dır. “Gençlik vakfıdır” söylemini kendilerinden aldık, yine kendi deyimleriyle “adalet anlayışlarına uygun olarak” genç bir nesil yetiştirmeyi hedefliyormuş. Bu yazımızda TÜGVA’nın devlet ile derin ilişkisini ve yetiştirdiği yeni nesil gençliği nerelerde kullandığı konusu üzerinde durmak istiyoruz.

Haftalardır Türkiye’nin birçok ilinde öğrenciler, “Barınamıyoruz” sloganıyla sokak ve parklarda kamp kurmuş durumda. Salgın nedeniyle bir buçuk yılı aşkın süre uzaktan eğitimden sonra, özellikle yoksul öğrenciler, emlak fiyatlarındaki artış ve yurt yetersizliği nedeniyle kalacak yer bulmakta zorlanıyor.

Bilindiği gibi emlak fiyatları pandeminin başlangıcından bu yana yüzde 50’den fazla artmış durumda. Bu durumu protesto eden öğrenciler, yurt ve mali yardım için düzenlemeler yapılmasını talep ediyor. Buna karşın R.T.Erdoğan ABD’ye gitmeden önce öğrencilerin şikayetlerini anlamadığını açıklayarak ve her zamankinden daha iyi durumda olduklarını iddia eden bir açıklama yaptı. Öğretmenler ve eğitim emekçileri sendikası Eğitim-Sen de barınma krizinin daha fazla öğrenciyi gerici İslamcı tarikatların kollarına sürükleyeceği konusunda uyardı.

İlim Yayma Cemiyeti, Ensar Vakfı, TÜGVA ve Türkiye Gençlik ve Eğitim Vakfı TÜRGEV ​​gibi AKP ile bağlantılı dini vakıflar, ellerinde olan yurtlarda öğrencileri barınma ihtiyacını karşılayarak buralarda kendilerine biat edecek ve “adalet” anlayışına uygun olarak hareket edecek bir yeni nesil geliştirmekteler. Eğitim-Sen’in yayımladığı verilere göre, AKP’nin iktidara geldiği 2002 ile 2020 yılları arasında ülke genelinde üniversite sayısı 93’ten 203’e, öğrenci sayısı ise 1.882.000’den 8.241.000’e yükselmiş durumda. Bu dönemde devlet öğrenci yurtlarının sayısı 191’den 773’e, dernekler, dini vakıflar ve ticari kuruluşlar tarafından işletilen yurtların sayısı ise 2.210’dan 4.406’ya yükseldi.

 

AKP-MHP iktidarında TÜGVA’nın görevi

Gazeteci Metin Cihan’a elektronik posta ile gönderilen belgeler, TÜGVA gerçekliğini ortaya çıkarmış oldu. Aynı belgeler, TÜGVA eski Van yöneticisi Tamer Özsoy’un Mezopotamya Ajansı’na verdiği şu ifadelerle de doğrulandı: “TÜGVA’da bir buçuk yıl yöneticilik yaptım, torpil ve yolsuzluklara şahit oldum.” Yine Özsoy: “Yönetici olduğum zamanlarda, özellikle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bulunan Millet Kütüphanesi’nde çalışan kişilerin tamamen TÜGVA’nın referansıyla alındığını gördüm. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi’ndeki alım, genelin bir kısmı. Bu sadece görünen kısımlar. Bekçi alımları da böyle, tamamen TÜGVA’nın referansıyla gerçekleşti. Ankara’da şu anda bir mülakatta bulunulduğunda, TÜGVA’dan KADEM’den tanıdıkların olup olmadığı sorulur” ifadesinde bulundu. Bu bağlamda ortaya çıkan belgelerle TÜGVA’nın elinde Polis Özel Harekatı, Subay-Astsubay aday listeleri ve vekil teklif listesi olduğu öğrenildi. Dolayısıyla TÜGVA’nın asıl misyonu da ortaya çıkmış oldu.

TÜGVA saflarına katabildiği gençleri manipülasyon dolu bir “eğitim”den geçirerek “kendine has kadrolar” yetiştirmektedir. Bu kadrolar daha sonra polis, yargı, ordu, eğitim ve siyasette, kısacası devlet bürokrasinde konumlandırılmaktadır. Bu vakıf üyesi olanlar, “hamili kart yakınımdır” ayrıcalığından yararlanarak bürokraside hızlıca yer almaktadırlar. TÜGVA üyesi olmayan binlerce kişi, atama beklerken kayırmacılık yapılmaktadır.

Kısa bir süre önce devletle ilişkisi bozulan mafya lideri Sedat Peker tarafından gerçekleştirilen ifşa ve itiraflarla, mafya-devlet ilişkileri henüz gündemdeyken bu kez de TÜGVA gibi yeni bir “paralel devlet” örgütlenmesiyle karşı karşıyayız.

Doğrudan doğruya R.T.Erdoğan’a bağlı olan bu örgütlenmenin Hitler faşizmi dönemindeki Nazi örgütlenmesiyle büyük bir benzerlik taşıdığını görmekteyiz. Hitler Almanya’sında da benzer bir gençlik örgütlenmesi mevcuttu (Hitler Jugend-Hitler Gençliği). Bu kuruluşun da hedefi döneminin Nazi Partisi NSDAP’ye kadro yetiştirip faşist zihniyeti yaymaktı. Açığa çıkan belgeler TÜGVA örgütlenmesinin de AKP açısından benzer şekilde ele alındığını ve kullanıldığını göstermektedir.

 

Burjuva muhalefetin ikiyüzlülüğü

Değinmek istediğimiz başka bir konu ise seçimlere doğru giderken iktidarın aleyhine tüm bu bilgilerin arkasına saklanan burjuva muhalefetidir.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt belediye başkanlarının görevden alınmasını kınıyor fakat aynı cümlede şunları söylüyordu: “Bu tür olaylar olduğunda sokağa çıkıp protesto etmenin doğru olmadığını düşünüyoruz.” Kılıçdaroğlu’nun mesele Kürtler olduğunda kolaylıkla bu gibi açıklamalarda bulunabileceğini çoğu kez gördük.

CHP veya onun gibi partiler hiçbir zaman kitlenin sokağa çıkmasını istemez, çünkü sokak muhalefeti, kitlelerin burjuva muhalefet partilerinin arkasına takılmasının en zor olduğu alandır ve halk bu alanda hızlıca politikleşerek, sistem dışına çıkabilir. Burjuva muhalefet partileri bu yolsuzluk, rant, sömürü düzeninde ortak oldukları için düzene ortaklıklarını gizleyerek kitleyi kendi saflarına sessizce kazanmak isterler. CHP’nin bugün açısından yaptığı da budur. Kendi kuruluşu da soykırım ve yağma üzerine kurulu olan CHP ve onu destekleyen sermaye grupları, -mış gibi yaparak yaşananlar sadece AKP’ye hasmış gibi göstererek, kendilerini güçlendirmeyi hedeflemektedir.

O halde, bu kokuşmuş düzeni bütün parçaları ile teşhir ederek kitlelere gitmek, örgütlenmek ve örgütlemek anın devrimci görevidir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu